13 Nisan 2015 Pazartesi

Pinar
Ben Bakırköy’den Travesti Pınar
Pinar

özel duygularınızı paylaşacak değişik fantezilerinize cevap verebilecek henüz ameliyat olmamış isteğe göre aktif ve pasif olabilen 24 yaşında, 1.75 boyunda esmer tenli iyi bir eğitim almış kültürlü kendini iyi yetiştirmiş hayatta ne istediğini bilen hoş eğlenceli dürüst bir kişiyim.
İstanbul travestileri

kaynak : www.ililtravestibil.com

22 Ekim 2014 Çarşamba

“Laikliği savunanların Rojava’yı desteklememesi akıl tutulmasıdır”

Barış İçin Kadın Girişimi ile birlikte Suruç’a giden kadınlardan Ayşe izlenimlerini aktarıyor: “Kobanê’nin düşmesi Ortadoğu ve Türkiye’de korkunç bir kadın düşmanlığının hükümranlığını ilan etmesi demek olur. Laikliği savunan birisi neden Rojava’yı desteklemez? Bu akıl tutulmasıdır.”
Kobanê’de kent savaşı başladı. IŞİD saldırıları yoğunlaşarak artıyor. Türkiye ve Kürdistan’da IŞİD’e tepki gösterenlere ise polis, asker ve Hizbullah saldırıyor. Görgü tanıklarının aktardıklarına göre, polis Hizbullah yanlılarına müdahale etmiyor. Hizbullah halkı silahlarla tarıyor. Kürt illerinde gerçekleşen bu polis, asker ve Hizbullah saldırılarında en az on kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce kişi yaralandı.
 
İnsan hayatını hiçe sayan saldırıların yanı sıra, Kürt illeri 90’lara aratmayan olağanüstü hal (OHAL) uygulamaları ile karşı karşıya. Diyarbakır, Van, Batman, Mardin, Siirt ve Muş’ta sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
 
Kobanê IŞİD, Kürt illeri ise devlet kuşatması altındayken Barış İçin Kadın Girişimi Suruç’a gitti. Gözlemlerde bulundu ve gözlemlerini aktarmak için İstanbul’a döndü. Kadınları dönüşte Kadıköy’de ise gaz bombaları bekliyordu.
 
Suruç’a giden kadın ekibinde yer alan feminist aktivist Ayşe P. bu ziyaretlerini, izlenimlerini ve son sürece ilişkin değerlendirmelerini KaosGL.org’a anlattı.
 
Suruç girişinde engellenmek istediklerini belirten Ayşe, ilçeye girebildiklerinde büyük bir coşkuyla karşılandıklarını söyledi. Suruç’ta çok fazla Kobanêli olduğunu ve dayanışma kampanyalarının çok önemli olduğunu vurgulayan Ayşe’ye göre en temel ihtiyaçlar yiyecek ve kışlık ayakkabı.
 
Kadınlar sınır köylerinde kaldılar. Oradaki insanların her gün seyretmek zorunda kaldıkları savaşa birkaç günlüğüne şahit oldular. Ayşe, Kobanê’de süregiden IŞİD saldırılarının sınırdan an be an izlenebildiğini söylüyor. Suruç’taki kamplarda kalan Kobanêli kadınlar ise tüm bu saldırılara karşın geri dönmek, evlerini savunmak istiyor.
 
Kan gölüne dönen Ortadoğu’da, Rojava’nın hem kadınlar hem de gerçek anlamda seküler bir yaşam için tek umut ışığı olduğunu vurgulayan Ayşe, “Kobanê’nin düşmesi Ortadoğu ve Türkiye’de korkunç bir kadın düşmanlığının hükümranlığını ilan etmesi demek olur. Ancak ben Kobanê’nin düşmeyeceğine tüm kalbimle inanıyorum” şeklinde konuştu.
 
Kobanê direnişine Batı’dan desteğin az olmasına ilişkin ise Ayşe şunları kaydetti: “Laikliği savunan birisi neden Rojava’yı desteklemez? Bu akıl tutulmasıdır. IŞİD gibi vahşi bir çetenin karşısında, ‘Ama onlar Kürtler’ demenin izahı yok. Hitler dönemindeki Alman halkına benziyoruz şu anda.”
 
Barış İçin Kadın Girişimi’yle birlikte Kobanê direnişi ile dayanışmak ve Suruç’ta yaşananları gözlemlemek üzere Suruç’a gittin. Nasıl bir atmosfer karşıladı sizleri?
Suruç’a gidişimizi devlet engellemeye çalıştı. Suruç girişinde aracımız durduruldu. Biz Suruç’a ana yoldan değil de başka bir yoldan dolaşarak girmek zorunda kaldık. İlk önce belediyeyi ziyaret ettik ve dayanışma amacıyla getirdiğimiz malzemeleri bıraktık. Suurç’a girdiğimiz andan itibaren ilk dikkatimizi Kobanê’den gelenler çekti. Bütün sokaklarda Kobanê’liler vardı. Düğün salonları ve kültür merkezleri yaşam alanlarına dönmüş durumda. Biz ilçeye girdiğimizde halk büyük bir coşkuyla karşıladı.
 
Suruç’a yerleşen sığınmacılarla dayanışma kampanyaları ne durumda?
Kürdistan’daki belediyeler esas olarak örgütlüyor dayanışma kampanyalarını. Kobanê’den gelenler zaten çok haklı olarak devlete güvenmiyor. Belediyeden ve Türkiye’nin her tarafından dayanışma amaçlı malzemeler gidiyor. Bütün belediyeler gereken desteği vermeye çalışıyor.
 
Sığınmacılar açısından acil ihtiyaçlar nedir?
Şu anda en temel ihtiyaç yiyecek. Yiyecek sıkıntısı başlamış durumda. Hala ABD ve Türkiye’nin taşeronu IŞİD çeteleri saldırıyor. İnsanlar gelmeye devam ediyor. Bir diğer ihtiyaç ise kışlık ayakkabılar. Özellikle çocuklar için ayakkabılar önemli.
 
Siz orada sınır köylerini de gördünüz, oralarda kaldınız. Kobanê’de yaşanan çatışmaları sıfır noktasından izlediniz. Sınır köylerinde durum nedir?
Kobanê’nin yansıması bir ölüm kalım meselesi. İzliyorsunuz çatışmaları sürekli. Top atışları hiç durmuyor. IŞİD sürekli saldırıyor, YPG’liler de ellerinden gelen her türlü direnişi sergiliyor. Devlet de sürekli sınır köylerine saldırıyor. Her saldırdığında da IŞİD çeteleri Türkiye’den Rojava’ya sızıyor.
 
Bizim kaldığımız köy de bir sınır köyüydü ama diğer köylere göre daha beride kalan bir köy. Türkiye ve Kürdistan’ın değişik yerlerinden insanlar gelip günlük nöbet tutuyorlar. Orada bir komün oluşturulmuş durumda. İnsanlar komün yaşantısıyla hayatlarını sürdürüyorlar. Nöbetten gündelik hayata her şey ortaklaşa yapılıyor. Barış İçin Girişimi olarak biz de sınırdaki yaşam nöbetine katıldık.
 
Bir yandan oradaki kadınlarla temas kurdunuz, onlarla konuştunuz. Savaşın yükünü en çok çeken kadınların hali nasıl? IŞİD tehditi altında sınırdaki kadınlar ne yaşıyor?
Kamplardaki kadınlar kesinlikle Kobanê’ye geri dönmek istiyorlar. Devlete hiç güvenmiyorlar ve tedirginler. Kobanê’de kalmış oğulları ve kızları var. Ne olursa olsun geri dönmek istiyorlar. YPG’nin bu direnişi kazanacağını düşünüyorlar. Tek istedikleri geriye dönmek.
 
Feminist bir kadın olarak, Kobanê direnişi senin için ne anlam taşıyor? Kobanê düşerse ne olur?
Bir kere orada kadınların örgütlenmesi olan YPJ gerillalarının mücadelesi çok önemli. Kadınlar aynı zamanda Ortadoğu’daki vahşete karşı direniyorlar. IŞİD’in en büyük saldırıları kadınlara karşı. Tecavüz, köleleştirme, pazarlarda satılma… Türkiye tarafından görülmeyen başka bir cephe de var orada. Kadınlar IŞİD’in kadın düşmanı saldırılarına karşı direniyor. Bu anlamda çok önemli ve bizler için de hayatî bir mücadeleden bahsediyoruz. Ortadoğu coğrafyasındaki kadınlar için bir umut ışığı YPJ. Kobanê’nin düşmesi Ortadoğu ve Türkiye’de korkunç bir kadın düşmanlığının hükümranlığını ilan etmesi demek olur. Ancak ben Kobanê’nin düşmeyeceğine tüm kalbimle inanıyorum.
 
Kobanê’de savaş, Kürdistan’da ciddi bir başkaldırı sürerken; Türkiye’nin batısında yapılan dayanışma eylemleri Suruç’taki ve genel olarak sınır hattındaki insanlara nasıl yansıyor? Bu direnişe nasıl katkı sağlanabilir?
Sokaklarda olarak katkı sunulabilir. Bugün Kürt halkı bana kalırsa yalnız. Hiçbir devlet Rojava’yı tanımıyor, desteklemiyor. Esas hedef Rojava’daki başka bir hayatı yok etmek. Örnek olabilecek barış iklimini parçalamak istiyorlar. ABD de Türkiye de Rojava’yı yok etmek istiyor. Rojava’yı yok etmek demek Ortadoğu’da başka bir hayatın mümkün olduğu düşünü yok etmek demektir. Bir yanda özgür ve barış dolu Rojava modeli; öte yanda kan ve vahşet içerisindeki Ortadoğu var. Türkiye’nin batısında olan bizlerin görmesi gereken bu. Henüz böyle bir görme halinde değiliz.
 
Türkiye’nin dört bir tarafında eylemlerin olması çok sevindirici elbette. Rojava devrimi tüm halkların eşit olduğu bir düzen. Buna sahip çıkmamız, Kobanê direnişini büyütmemiz gerekiyor. İkinci olarak da Türkiye’ye gelmek zorunda kalan Ezidiler, Türkmenler ve Kürtlerle dayanışmamızı göstermek gerekiyor. IŞİD soykırımından kaçan bu insanlarla dayanışma kampanyaları hayati önem taşıyor. Diyarbakır Belediyesi’nin kampanyasına destek olmak gerekiyor.
 
İki gündür Kobanê için sokağa çıkanlara ciddi polis saldırıları oluyor. Son bilgilere göre 10’dan fazla kişiyi polis ya da Hizbullah çeteleri öldürdü. AKP Hükümeti’nin Kobanê için sokaklara çıkanlara saldırılarını nasıl değerlendiriyorsun?
Türkiye’de Kemalizm bitti deniyor ya, işte yenisi ve daha yeşili hükümet! Yeni Türkiye eski Türkiye’nin aynısı. Meşhur Türk, Sünni, heteroseksüel erkek ittifakı sürüyor. Muhafazakarlaşma ile birlikte ikinci cumhuriyet kuruluyor. Yeniden yapılandırma süreci tam gaz devam ediyor. Ulusalcılarla AKP, söz konusu Kürtler ve Rojava olunca ittifak halinde. Bir kırılma da yaşanıyor bir şekilde. Ama şu andaki durum iç açıcı değil.
 
Tarihsel olarak laikliği savunanların, Ortadoğu’da seküler denebilecek tek yapının inşa edildiği Rojava’ya dönük tepkilerini nasıl yorumluyorsun? Destek verilmemesi nasıl bir durum?
Kürt meselesiyle alakalı. Her iki tarafın da; AKP ve ulusalcıların da ortaklaştığı tek şey Kürtlere karşı olmak. Ermenileri zaten gönderdiler. Mesele şu anda Kürtler ve özgürlük mücadeleleri. Kürt halkı bu durumu yutmuyor. Toplumsal sözleşmesinin 3. maddesi laiklik olan Rojava devrimine sahip çıkmamak Türk-Sünni ittifakı demek.
 
Gezi direnişinde Kürtler ile Türkiye solu ve ulusalcılar arasındaki mesafelerin aşıldığı söylendi. Sence durum nedir?
Mesafe hem aşıldı hem aşılmadı. Sınırınızda IŞİD var ve IŞİD’e karşı durmuyorsunuz. Ulusalcılık açısından da baksak; Türkiye’deki egemen İslamî yorum açısından da baksak bu saldırılara karşı durmamak ancak akıl tutulmasıyla açıklanabilir. Sadece kendi menfaatlerini düşünseler bile, Rojava ve Kobanê’ye, orada inşa edilen yaşama sahip çıkmaları gerekiyor.
 
Biz Türklerin kendimizi sorgulamamız gerekiyor. Ben ne yapıyorum diye sormak gerekiyor. Laikliği savunan birisi neden Rojava’yı desteklemez? Bu akıl tutulmasıdır. IŞİD gibi vahşi bir çetenin karşısında, “Ama onlar Kürtler” demenin izahı yok. Hitler dönemindeki Alman halkına benziyoruz şu anda. Ağır oldu belki ama gittiğimiz nokta orası. Rojava devrimini sonuna kadar desteklemek dışında bir seçeneğimiz yok. IŞİD’i besleyen AKP’ye karşı durmak da ancak Rojava’yı sahiplenmekle mümkün! 

3 Mayıs 2009 Pazar

travesti garsonlar

İstanbul gece hayatına yakında yeni bir mekan daha eklenecek. Pera Palas'ın karşısında ‘‘ON5’’ adıyla bayramın ikinci günü açılacak olan gece kulübü, marjinal tarzıyla dikkat çekiyor.
İzzet Çapa'nın sahibi olduğu, Gülsüm Sami'nin işletmeciliğini üstlendiği ve iki ev kadını tarafından yemeklerin hazırlanacağı kulüpte, arya söyleyen gay garson ve barmenler, bale yapan bir travesti ve metroseksüel komiler görmek mümkün olacak... Standart bir mönüsü olmayan ve her gün 10 değişik yemek çeşidinin sunulması planlanan ON5'in tutucu kesimler tarafından tepki çekip çekmeyeceği merak konusu oldu. İzzet Çapa, konuyla ilgili şunları ‘‘Avrupa ve Amerika metropollerinin yllardır kapısında kuyruğa girilen restaurant-bar anlayışını istanbul travestileri a getirdik. Burada marjinal bir kesime hizmet etmeyi amaçlıyoruz ‘‘ dedi.

travesti
travesti
İnsan hayatı, duygu ve yönelimleri bir çizgiyle sınırlandırılabilecek kadar basitmiş gibi çizgiyi aşanlara marjinal deniveriyor (margin=sınır). Gey, lezbiyen, travesti ve transeksüel bireyler, vicdani redciler hep bu marjinal olarak nitelenen gruba dahiller. Marjinallerin sayıları azınlıklardan da az olmakla -ya da öyle görünmekle- birlikte en çok ezilen ve zarar gören grup da yine onlar. Bunun sebebiyse çoğu zaman örgütlü olmamaları ve toplumsal yapıyı oluşturan ataerkillik, erkeklik, evlilik, askerlik gibi temel kavramları sarsan varoluşları. Haliyle, eşcinsellik gibi marjinal bulunan yönelimler çoğu zaman ezilen sınıflar içinde bile tabu olarak görülüyor. Örneğin, Türkiye’deki sol örgütlenmelerin çoğunun homofobik oluşu ve ancak birkaç tanesinin LGBTT özgürleşme hareketine destek vermesi bu şekilde açıklanabilir. Öte yandan azınlıkların ve marjinallerin unutulmaması gereken ortak bir kaderleri var: “yok edilmek istenmek”. Evet, bu ülkede sadece Türkler Ermenileri, Sünniler Alevileri öldürmüyor. Bu ülkede bir baba eşcinsel olduğu için oğlunu öldürebiliyor ya da birbirini hiç tanımayan insanlar cellât ve kurbana dönüşebiliyor sırf biri transeksüel diğeri sözümona “erkek” olduğu için... Türkiye’de azınlıklar ve marjinaller tek tek avlanıyor ve yok edilmek isteniyor. Neden mi? Kimin çizdiği belli olmayan bir çizgiyi aştıkları için. Fakat “varolmak çizgiyi aşmak demektir”. Hepimiz ısrarla aşıyoruz o çizgiyi ve devam edeceğiz... Kimimiz dinimizle, kimimiz dilimizle, kimimiz de cinsel yönelimimizle
istanbul travestileri

11 Nisan 2009 Cumartesi

trv cinsellik

Cinsel fantezilerinde genellikle hayatlarında hiç denemedikleri şeyleri hayal eden ve kendini cinsel anlamda yetersiz bulan erkekler; zamanla fantezilerini gerçekleştirme sürecine girebilirler, buna eş paylaşımı da dahildir! Bunda amaç sevilen kişiyi incitmeden, monotonlaşan ilişkiyi daha iyiye götürmektir. Ancak eş paylaşımı ilişkinizi geri dönülmez bir yola sokabilir ve boşanma da dahil birçok sonuca gidebilir. Cinsel fantezilerin gerçeğe dönüştürülmesinin şart olmadığını akılınızdan çıkarmadan eşinizle konuşun. Evliyken başka kadın arzulanır mı? 30 yaşındayım ve iki yıllık evliyim. Karımla haftada en fazla iki kez beraberlik yaşıyorum. Daha fazlasını karıma karşı arzulamıyorum. Dışarıdaki kadınlara karşı istek duyarken, karıma karşı bu kadar heyecan hissedemiyorum. Bu normal mi? N.Ç./Hatay Haftada bir veya iki kez eşinizle beraberlik yaşamanız normaldir. Çünkü bu sorunu sadece eşinize karşı yaşamanız; penis boyunun normalden küçük olduğu takıntısı, iktidarsızlık, erken boşalma, eşi tatmin edememe duygusu, evlilik içi çatışmalar, çocuklukta yaşanılan birtakım olumsuz deneyimler, sevgisiz bir ortamda büyüme ve tiksinme gibi akla daha çok psikolojik sebepleri getiriyor.travesti

18 Mart 2009 Çarşamba

travestiler burada

dışdünyam

çalışılarak yapılıyor. Sosyal yaşam alanlarımızdaki varlığımız yok edilmeye çalışılıyor. Soruyoruz: Travesti ve Transeksüel olmak kabahat mi? Kimliğimize yapılan saldırılar, yok etme politikası, çeteler, en son olarak da niye yaşıyorsunuz diye yazılan cezalar... Daha ne kadar sürecek? Bizler varız ve yurttaşız. TRAVESTIYIZ BURADAYIZ ALIŞIN!"
biznasıl herkese uyyosak onlarda bize uysun arkadaş travestiyiz napa biliriz alışın dışarda gözümüzün icine bakmayın bizde uzaydan gelmedin senin gibi insanlardan dogduk herkes birbirine ılımlı davransa ılımlı islam devledinde yaşıyoruz ılımlı olalım arkadaşlar
 
ankara travestileri istanbul travestileri antalya travestileri izmir travestileri